Geçmişin kaybını gelecekle telafi etmek mümkün mü?

Bir zamanlar, gençlerin tercihlerini belirleyen aileler vardı...

Bir zamanlar,  üniversiteye hazırlanan öğrencileri istemedikleri bölümlere yönlendiren veliler vardı...

Aile baskıları altında tercihlerini sırayalarak, gelecek hayatlarını kabusa çeviren öğrenciler vardı bir zamanlar...

İstemedikleri bölümleri yazarak okumaya başlayan ve hayatlarını  bu alanda kazanan o günün gençleri  bugün hiç sevmedikleri işi yaparak  hayata devam ediyorlar. Kimileri de hiç sevmedikleri bir iş hayatına katlanarak tüketiyor ömrünü.

Bir kısmı ise  hobiler yaratarak  mutlu olmaya, müziğe sanata yönelerek nefes alnmaya çalışıyorlar.
Hobi olarak başlayıp kendisine bu hobiyi iş haline getirmiş onlarca örnek görüyoruz. işte bu örnekler de aslında tam da bu yazdığımızın kanıtı olsa gerek.

O günün velileri hiç de kötü niyetli olmalalarına rağmen sürükledi çocuklarını bu sonuçlara. Veliler, belki de sadece kendi  başaramadıkları ya da başarmak istedikleri ideallerini çocuklarının geleceklerinde yaşamak istiyorlardı.

Çocuklarının ayaklarının yere sağlam basmasını isteyen velilerin ise amacı  iş garantisi vadeden mesleklere yönlendirmekti.

Bir dönem kapandı. Bugün popüler kültür ve dengesiz gelir nedenleri dolayısıyla çocuğum popçu olsun topçu olsun diyen bilinçsiz veliler de yok değil.

Ama artık yeni bir dönem içindeyiz.

Tercihler konusunda  bugünün gençleri kendi kararlarını kendileri veriyor ve geleceklerini artık kendileri yazıyorlar. 


Değişmeyen tek şey hala öğrenciler arasında kendisini iş hayatına hazırlayacak ve iş garantisi vadeden bölümleri tercih etmek istiyor olmaları.

Üniversiteye aday gençler artık daha engelsiz düşünüyorlar. Sansürsüz,  yalın ve net konuşuyorlar.

İdealleri doğrultusundahedeflerini belirliyor hatta okumak istedikleri alanla ilgili uzmanlaşacakları yönleri dahi bugünden öngörüyorlar.

Hangi alanda olursa olsun, ister fen ister sosyal isterse mühendislik alanlarında okusunlar.

İnovasyon her noktada karşımıza çıktığı gibi eğitimde de çok önemli bir dinamiğin tetikleyicisi olarak karşımızda bugün.

Fark yaratmak, geliştirmek daha faydalı olabilecek fikirlerle diğerleri arasından sıyrılabilmekte, bugün mesele.

Bunu başaran ya da başaracak gençler arıyor Türkiye.


Bunun için destekliyor projeler geliştiriyor ve teşvikler sağlıyor.


Devlet Kurumları, özel sektör temsilcileri, sivil toplum kuruluşları bu amaçlar doğrultusunda 2023 hedeflerine de katkı sağlayacak çalışmalar yürütüyorlar.

Eskilerin tabiriyle treni kaçırmayacak gençler bu çalışmalarla.  Bu çalışmaları da yakından takip ederek projeler geliştirenlerin gelecekleri parlak görünüyor ufukta.

Bilişim bölümleri, sağlık bölümleri, psikoloji, hukuk ve rehberlik, endüstriyel tasarım bölümlerine ilgi çok büyük.

 
İnovasyon Haftası etkinliklerinde "2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefledik." diyen  TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi' nin bu söylemine eminim ki gençlerimizin de katkıları olacak.

Zaten bu etkinlikler kapsamında dereceye girmiş üniversite öğrencilerinin proje sergisini ve fuar alanını gezdiğimde yapılan çalışmalardan ve projelerden çok etkilenmiştim.

İnovaktif fikirler ve ihtiyaçlar doğrultusunda verilen donelere uygun olarak gençlerimiz,  projeler geliştirmiş, prototip ürün oluşturmuş, markalar yaratılmış hatta üretilen prototip ürünlere firma
sahiplerinden toplu üretim teklifleri alanlar bile vardı gözleri parıldayanlar arasında.

İnovasyon haftası gibi etkinliklerin sayısı arttıkça eminim ki öğrencilere sunulan ödül ve teşviklerle Türkiye'nin gençleri geleceğe daha sağlam adımlarla yürüyecek ve gelişime katkılar sağlayacak.

Ey Türk Gençliği, yolun açık, yaratıcı fikirler ışığında geleceğin parlak olsun.

 

Son Söz

"Geçmişin kaybını gelecek ile telefi etmek daima mümkündür." FENELON