2001 yılında üye olduğumuz bu sürece 2010 yılında 47 ülke daha dahil olduğu Bologna Süreci yeni bir döneminde başlangıcı oldu. Uluslararası yükseköğretim eğilimlerinin ve yaklaşımlarının içinde ülkemizin de yer alması Dünya'da uyumluluğunu sağlamak açısından çok önemli bir gelişme tabi. Bu üye 47 ülke Bologna süreci ile uyumluluk ve değişimin sağlanabilmesi için birçok hedeflerin gerçekleştirileceğini de kabul etti.
Bologna Bildirgesi ile belirlenen ve 2010 yılına kadar her bir ülkenin ulaşması planlanan bu hedefler neydi?
Birkaç örnek vermek gerekirse bu noktada 3'lü derece (Lisans-Yüksek Lisans-Doktora ) sistemine sahip yükseköğretim sistemi, öğrencinin yükseköğretimde karar süreçlerine katılımının sağlanması için gerekli düzenlemelerin yapılması, ülkeler arasında yükseköğretim alanında ortak derece ve diploma programlarının oluşturulması ve bunların karşılıklı olarak tanınması olarak söyleyebiliriz ama ayrıca sonrasında hareketlilik, sosyal boyut ve hayat boyu öğrenme diyebiliriz.
Bologna süreci tek tip bir üniversite yaratmayı hedeflemiyor. Ülkeden ülkeye farklılık gösteren öğretim dili, öğretim yöntemleri, eğitim-öğretim ortamını biçimlendiren değerler ile eğitsel araç ve gereçlerin farklılığının korunması, yaratıcı ve etkin bir yükseköğretim için asla vazgeçilmez öğeler tabiki. Bologna Süreci'nde sağlanan araçlardan Erasmus, Farabi gibi programlarla dolaşım sağlanması farkli özellikler içinde kendi özgünlükleri de korunarak eğitimde fırsatlar yartatıyor. Bu durum yükseköğretimde Bologna Süreci'nin temel hedeflerinden ve reformların başarıya ulaşıp ulaşmadığını gösteren en önemli göstergeyi de oluşturuyor. "Hareketlilik" ile farkli kültürlerin tanıması daha açık ve hoşgörüye dayalı, farklı kültürlerle birlikte yaşama bilincini sağladığından uyumu sağlamak açısından da çok önemli.
Bologna süreci tek tip bir üniversite yaratmayı hedeflemiyor. Ülkeden ülkeye farklılık gösteren öğretim dili, öğretim yöntemleri, eğitim-öğretim ortamını biçimlendiren değerler ile eğitsel araç ve gereçlerin farklılığının korunması, yaratıcı ve etkin bir yükseköğretim için asla vazgeçilmez öğeler tabiki. Bologna Süreci'nde sağlanan araçlardan Erasmus, Farabi gibi programlarla dolaşım sağlanması farkli özellikler içinde kendi özgünlükleri de korunarak eğitimde fırsatlar yartatıyor. Bu durum yükseköğretimde Bologna Süreci'nin temel hedeflerinden ve reformların başarıya ulaşıp ulaşmadığını gösteren en önemli göstergeyi de oluşturuyor. "Hareketlilik" ile farkli kültürlerin tanıması daha açık ve hoşgörüye dayalı, farklı kültürlerle birlikte yaşama bilincini sağladığından uyumu sağlamak açısından da çok önemli.
Değişim programları veya diğer araç ve fırsatlarla sağlanan dolaşım hareketlilik öğrencilerin okul hayatı içinde ve mezuniyetleri sonrasında onlara kazanç olarak dönüyor. Yaratılan iletişim içinde hayata katılımlarını sağlamaları hayat boyu öğrenme ile sürecin devamlılığı ve esas hedefini aslında ortaya çıkıyor.
işte bu noktada kısaca son sözü söylemek gerekirse Bologna Süreci ile Türk yükseköğrenim hayatında öğrenci ve akademisyenlerin eğitim ve öğretim hayatında beklentilerini artırdı.
Artık sadece akademik kadrolar ve eğitim kalitesi değil bu eğitim kalitesi dışında beklenti ve istekler de farklılaştı.
Artık öğrenci ve akademisyenler sağlanan olanaklar ve fırsatlar konusunda mobilitenin kazandırdığı avantajları değerlendirmek istiyorlar. Sadece Türkiye'de değil yurtdışında da belirli dönemler için kalarak farklı kültürleri tanıyarak kendilerini geliştirmek istiyorlar. Yabancı dil olanakları tercihler konusunda oldukça etkili. Değişim programlarından yararlanmak istiyorlar. İkili anlaşmaları, işbirliklerini, uluslarası staj olanaklarını, akademik olanaklardan ortak ve çift diploma imkanlarını kısaca gelişim için yararlanabilecekleri tüm fırsatları sorguluyorlar.
Ne mutlu bizlere, artık gençlerimiz daha bilinçli ve ne istediğini çok iyi biliyorlar.