10.07.2013, 00:33
Tercih Dönemine Tersten Bakmak
Bu yazı tercih döneminde masanın diğer tarafında olanlar, Rehber Öğretmenler için.
Öğrenciler ve onların geleceklerini belirlerken yaşadıkları dramatik durumlar için binlerce, on binlerce yazı yazıldı. İstedim ki bu sürecin diğer kahramanı, rehber öğretmen için de bir yazı yazılsın.
Karşısında oturan, ne yapacağını bilemez bakışlarla gözlerini gözlerine dikmiş ergene yol göstermeye, bu yolu gösterirken kendi de öğrenmeye devam eden o insanlara adadım bu yazıyı.
Yıllarımı bu ülkenin çocuklarına pişman olmayacakları bir gelecek sunabilmek için verdim. Bunu yapmayı sevdim, tutkuyla bağlandım başkalarının geleceğine. Hayal kırıklığına uğratmamak için uğraştım genç adam ve kadınları. Ve hep ayırdına vardım bunu yapan on binlerin, benim gibi…
Çoğu zaman şaşırdım nasıl bu kadar bilinçsiz karşıma oturuverdiklerine bu gençlerin. Bir yandan bir gelecek kuruyor olma hissinin egoya olan basıncına, bir yandan da kendi geçmişimin sandığından yayılan pişmanlıklarımla bu adam ve kadınların hayatlarına haksız müdahalelerde bulunmamak için direndim.
Zamanın nasıl hızla aktığını anlamadığınız bir dönemdir “tercih dönemi” Çalan telefonlar, tercih robotunda akan bölümler, programlar, yazıcının cızırtılı uğultusu…
Avuçları terleyen, belki kendi kısa hayatının en önemli kararını aldığına inanan adamların zamanıdır.
Genç insanlarla hayal kurarken bu hayallerin ayaklarının yere basması gerektiğini anlatmak ne zor iştir bilen bilir. Bir kucak dolusu güzel kokulu çiçekle karşınıza oturana hayatın acımasız olduğunu birkaç dakikada anlatmaya çalışmak, kırmadan, dökmeden başarının zamanla gerçekleştiğini, şimdi ulaşamadığı hedeflerin bulutlar arasında yok olmadığını, yarını, bir başka zamanı beklediğine inandırmak...
Kazanılmış büyük zaferlerin muzaffer komutanlarına daha hayatın çok savaş süreceğini önlerine, her büyük komutanın kaybedilmiş bir savaşı olduğunu, milyonlarca insanı geçmiş olmanın hayatı da atlatmış olmak anlamına gelmediğini, kafanda hayatının seyrine dair binlerce soru işareti varken bile mutlu olmanın her şeyden önemli olduğunu anlatmak.
Dershane ya da okulda bir rehber öğretmenin “ben olsaydım…” ile başlayan cümleler kurarken içinde boşalan film rulosunun nasıl kareler barındırdığını kim bilebilir? Her çocukta kendi hayatının bir evresini, her tercihte kendi tercihlerinin muhasebesini görür rehber öğretmen.
Bu muhasebe bir evin salonunda meydan okuyan bir bağırtıyı ya da tabanı delinmiş ayakkabıyı… Yanlış şehirde olmanın verdiği yalnızlık hissini, tanımadığın bir insanca ilk kandırılışını, uzaklığı, ilk sigarayı, yalnızlığı getirir bırakır masanın ortasına. Birkaç saniye içerisinde bir çocuğun yerine yaşanmış hayattır tercih anı.
Kâh “ben ettim sen etme diyen” babadır, kâh “yeniden dünyaya gelseydim” diyen pişman bir seda. Bazen, gemileri yakmayı salık veren anarşist. Bazen risklerden kaçan bir korkaktır, iç sesi rehberin.
İyidir, kötüdür. Çok bilgili ya da beceriksizdir. Beğenilir, beğenilmez. Hakkında pek çok şey söylenir. Ama insandır rehber öğretmen… Gencecik ergenlerin hayatına dokunan, onlarla sevinen, onlarla birlikte başaran, başarısızlığı nedeniyle omuzlarının arasına gömülmüş bir baştaki kara gözlere bakıp yorgun omuzlara omuz veren insandır.
Çoğu zaman yıllar boyu sadık bir dost gibi ziyaret edilirken öğrencilerince, bazen bir teşekkürden bile mahrum kalandır. Her şeye rağmen çocukları ve ülkesi için iyi bir iş yapmış olarak girer yatağına.
Biliyorum yerleşme sonuçları açıklandığında ilk tercih döneminizin sonundaki gibi telefonlara sarılıp hayatına dokunduğunuz çocuklara arayacaksınız. Belki bir kısmı mutlu haberi ailelerinden önce sizden alacak, ilk tesellilerini sizden duyacaklar. İçinizden bir volkan gibi yayılan o sıcaklığı hissedeceksiniz. Pişmanlıklarınızı, ikilemlerinizi, keşkelerinizi buharlaştıracak o sıcaklığı.
Yine sevineceksiniz onlar gibi. Yeni hayatlara yelken açan çocuklarınızı uğurlayıp, değişmeyen eski hayatınızda yeni umutlara doğru yürüyeceksiniz. Bu hayatlarda, Türk filmlerindeki simitçi, sinemada ışıklar yanmadan hemen önce film şeridinde akan son kare olacaksınız.
Yine de, iyi ki varsınız Hocam!
Twitter: @FatihDeneri
Öğrenciler ve onların geleceklerini belirlerken yaşadıkları dramatik durumlar için binlerce, on binlerce yazı yazıldı. İstedim ki bu sürecin diğer kahramanı, rehber öğretmen için de bir yazı yazılsın.
Karşısında oturan, ne yapacağını bilemez bakışlarla gözlerini gözlerine dikmiş ergene yol göstermeye, bu yolu gösterirken kendi de öğrenmeye devam eden o insanlara adadım bu yazıyı.
Yıllarımı bu ülkenin çocuklarına pişman olmayacakları bir gelecek sunabilmek için verdim. Bunu yapmayı sevdim, tutkuyla bağlandım başkalarının geleceğine. Hayal kırıklığına uğratmamak için uğraştım genç adam ve kadınları. Ve hep ayırdına vardım bunu yapan on binlerin, benim gibi…
Çoğu zaman şaşırdım nasıl bu kadar bilinçsiz karşıma oturuverdiklerine bu gençlerin. Bir yandan bir gelecek kuruyor olma hissinin egoya olan basıncına, bir yandan da kendi geçmişimin sandığından yayılan pişmanlıklarımla bu adam ve kadınların hayatlarına haksız müdahalelerde bulunmamak için direndim.
Zamanın nasıl hızla aktığını anlamadığınız bir dönemdir “tercih dönemi” Çalan telefonlar, tercih robotunda akan bölümler, programlar, yazıcının cızırtılı uğultusu…
Avuçları terleyen, belki kendi kısa hayatının en önemli kararını aldığına inanan adamların zamanıdır.
Genç insanlarla hayal kurarken bu hayallerin ayaklarının yere basması gerektiğini anlatmak ne zor iştir bilen bilir. Bir kucak dolusu güzel kokulu çiçekle karşınıza oturana hayatın acımasız olduğunu birkaç dakikada anlatmaya çalışmak, kırmadan, dökmeden başarının zamanla gerçekleştiğini, şimdi ulaşamadığı hedeflerin bulutlar arasında yok olmadığını, yarını, bir başka zamanı beklediğine inandırmak...
Kazanılmış büyük zaferlerin muzaffer komutanlarına daha hayatın çok savaş süreceğini önlerine, her büyük komutanın kaybedilmiş bir savaşı olduğunu, milyonlarca insanı geçmiş olmanın hayatı da atlatmış olmak anlamına gelmediğini, kafanda hayatının seyrine dair binlerce soru işareti varken bile mutlu olmanın her şeyden önemli olduğunu anlatmak.
Dershane ya da okulda bir rehber öğretmenin “ben olsaydım…” ile başlayan cümleler kurarken içinde boşalan film rulosunun nasıl kareler barındırdığını kim bilebilir? Her çocukta kendi hayatının bir evresini, her tercihte kendi tercihlerinin muhasebesini görür rehber öğretmen.
Bu muhasebe bir evin salonunda meydan okuyan bir bağırtıyı ya da tabanı delinmiş ayakkabıyı… Yanlış şehirde olmanın verdiği yalnızlık hissini, tanımadığın bir insanca ilk kandırılışını, uzaklığı, ilk sigarayı, yalnızlığı getirir bırakır masanın ortasına. Birkaç saniye içerisinde bir çocuğun yerine yaşanmış hayattır tercih anı.
Kâh “ben ettim sen etme diyen” babadır, kâh “yeniden dünyaya gelseydim” diyen pişman bir seda. Bazen, gemileri yakmayı salık veren anarşist. Bazen risklerden kaçan bir korkaktır, iç sesi rehberin.
İyidir, kötüdür. Çok bilgili ya da beceriksizdir. Beğenilir, beğenilmez. Hakkında pek çok şey söylenir. Ama insandır rehber öğretmen… Gencecik ergenlerin hayatına dokunan, onlarla sevinen, onlarla birlikte başaran, başarısızlığı nedeniyle omuzlarının arasına gömülmüş bir baştaki kara gözlere bakıp yorgun omuzlara omuz veren insandır.
Çoğu zaman yıllar boyu sadık bir dost gibi ziyaret edilirken öğrencilerince, bazen bir teşekkürden bile mahrum kalandır. Her şeye rağmen çocukları ve ülkesi için iyi bir iş yapmış olarak girer yatağına.
Biliyorum yerleşme sonuçları açıklandığında ilk tercih döneminizin sonundaki gibi telefonlara sarılıp hayatına dokunduğunuz çocuklara arayacaksınız. Belki bir kısmı mutlu haberi ailelerinden önce sizden alacak, ilk tesellilerini sizden duyacaklar. İçinizden bir volkan gibi yayılan o sıcaklığı hissedeceksiniz. Pişmanlıklarınızı, ikilemlerinizi, keşkelerinizi buharlaştıracak o sıcaklığı.
Yine sevineceksiniz onlar gibi. Yeni hayatlara yelken açan çocuklarınızı uğurlayıp, değişmeyen eski hayatınızda yeni umutlara doğru yürüyeceksiniz. Bu hayatlarda, Türk filmlerindeki simitçi, sinemada ışıklar yanmadan hemen önce film şeridinde akan son kare olacaksınız.
Yine de, iyi ki varsınız Hocam!
Twitter: @FatihDeneri
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
12°
parçalı bulutlu
Namaz Vakti 22 Aralık 2024
İmsak | 06:46 | ||
Güneş | 08:19 | ||
Öğle | 13:07 | ||
İkindi | 15:25 | ||
Akşam | 17:46 | ||
Yatsı | 19:13 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|