MHP MYK Üyesi ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan Twitter hesabından attığı tweetler ile Altınbaş Holding'in İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi'ne ait kampüs arazisini baskılarla Kasımpaşa Spor Kulübüne devretmek zorunda kaldığını iddia etti.betpark bonuslar sayfası pek çok alanda ilginç bonuslar sunar.
Milletvekili Türkkan'ın @LutfuTurkkan hesabından attığı tweetler şu şekilde;
- Daha önce Kasımpaşa'da yöneticilik yapmış bir arkadaşa rastladım. Konu Kasımpaşaspor'un çok kuvvetli yönetimine geldi..
- Kasımpaşaspor için söylenenler ilgimi çekti. Sizinle paylaşmak istiyorum.
- Kasımpaşaspor icin Kemerburgaz'da 450 dönüm bir arazi kapatıldı. Yerin eski sahibi Altinbaş ailesine birak burayı dediler, Onlar da bıraktı.
- Peki Kasımpaşa Kemerburgaz'a taşındığında Beyoğlu'nun ortasında kalan 100 dönüme yakın yer ne olacak dersiniz?
- İşte Kasımpaşa'nın başına getirilen müteahhitler gurubunun da esbab-ı mucibesi o noktada snlaşılıyor.
- Şimdi bu yazdıklarımı not alın bir kenarım. Kasımpaşa Stadı ve çevresindeki araziye bir iki seneye kalmaz otel ve AVM olarak kazma vurulur.
Milletvekili Türkkan arazinin 450 dönüm olduğunu iddia etse de Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Vahap Munyar'ın 24 Temmuz 2011 tarihli köşe yazısından arazinin 250 Dönümlük kısmının İstanbuk Kemerburgaz Üniversitesi'ne 150 Dönümlük kısmınında Kasımpaşa Spor Kulübüne ait olduğu anlaşılmakta.
Munyar'ın yazısında geçen ilgili kısım şu şekilde;
"Ali Altınbaş'a üniversitenin asıl kampüsünün yapılacağı Kemerburgaz'ı sordum:
- 400 dönüm arazi için başvuruda bulunmuştuk.
- Alamadınız mı?
- 250 dönüm uygun görüldü.
- Kalan 150 dönüm ne oldu?
- Sanırım Kasımpaşaspor'a verildi. Tesis yapacaklarmış.
- Siz arazi için ödeme yaptınız mı?
- 6 milyon lira yatırdık.
- Yeni kampüse ne kadar yatırım yapacaksınız?
- 50 milyon dolarlık bir yatırım olacak."
Ali Altınbaş aynı yazıda Altınbaş Üniversitesi olarak planladıkları üniversitenin isminin YÖK Eski Başkanı Erdoğan Teziç'in önerisi ile Kemerburgaz Üniversitesi konulduğunuda anlatıyor. Altınbaş'ın anlatımın aktaran ilgili kısım şu şekilde;
Prof. Erdoğan Teziç'in başkanlığına denk gelen dönemde Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı'nın Altınbaş Üniversitesi başvurusu YÖK Genel Kurulu gündemine alındı.
Üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Altınbaş, sunumu “Altınbaş Üniversitesi” olarak yapmış, genel kuruldan onayın çıkmasını bekliyordu.
Uzun süren toplantı sonrasında içerden haber aldı:
- Altınbaş Üniversitesi'nin İstanbul Kemerburgaz'da kurulmasına YÖK Genel Kurulu onayı çıktı.
Ali Altınbaş, uzun süren üniversite kurma maratonunun en önemli eşiğini geçmiş olmalarına sevinirken, içeri çağrıldı:
- YÖK Başkanımız Prof. Erdoğan Teziç sizi kahve içmeye bekliyor.
Heyecanla YÖK Başkanı'nın makamına yöneldi, Teziç lafı fazla uzatmadan konu açtı:
- Ali Bey, hayırlı olsun. Üniversitenize onay çıktı.
- Evet Sayın Başkan, teşekkür ederiz.
- Siz, “Altınbaş Üniversitesi” diye başvurdunuz. İzniniz de böyle verildi.
- Sağolun Sayın Başkan.
- Benim kişisel görüşüme göre üniversitenizin adını değiştirmeniz gerekiyor.
- Neden Sayın Başkan?
- Soyadınız olan Altınbaş, aynı zamanda bir mücevher markası. Bence böyle bir markayı aynı zamanda üniversite adı olarak benimsemek pek doğru olmaz. Madem üniversite Kaçak İddaa için İstanbul Kemerburgaz'da bir kampüs yapacaksınız, adını da oradan alın.
- Yani “Kemerburgaz Üniversitesi” mi diyelim?
- Evet... Unutmayın, üniversite gelecek nesillere taşınacak, herkesin benimsemesi gereken bir kurum. O yüzden “Kemeburgaz” daha uygun düşebilir. Ben YÖK Genel Kurulu kararını TBMM'ye göndermeyi 1 gün geciktireyim. Siz ailenizle görüşün, ona göre karar verin.
Ali Altınbaş, Teziç'in yanından çıkarken kafası karışmıştı. Hemen İstanbul'a döndü, aile fertlerini topladı. Öneriyi onlara aktardı. Çok sürmeden karar verildi:
- Sayın Teziç'in önerisine uyalım. Üniversitemizin adını “Kemerburgaz” yapalım.
Ertesi gün YÖK Başkanı Prof. Teziç'i aradı:
- Sayın Başkan, öncelikle tavsiyenize çok teşekkür ederiz. TBMM'ye kararı “Kemerburgaz” olarak gönderirseniz seviniriz.
Ali Altınbaş'la 4 yıl kadar önce Nurteks'in sahibi İbrahim Nalbant'ın evinde karşılaşmış, üniversite kurma çalışmalarını dinlemiştim. İsim değişikliğinin öyküsünü öğrenince sordum:
- Koç, Sabancı, Okan, Kadir Has, Özyeğin gibi örnekler üniversitede aile adının daha çok benimsendiğini gösteriyor. Nitekim Hüsnü Özyeğin, “Şirketlerime soyadımı vermemiştim ama üniversite benim için önemli. Orada adımın yaşamasını çok istedim” diyor. Siz de aynı duyguyu yaşamak istemediniz mi?
- İstedik ama Prof. Teziç'in önerisini dikkate alıp, konuya uzun vadeli baktık. Nasıl olsa üniversitenin sahibi olan vakıfta babamızın adı yaşıyor, yaşayacak.