Türkiye’de vakıf üniversitelerinin kanaat önderleri ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, sektörün geleceğini birlikte tasarlamak, vizyonunu oluşturmak, stratejilerini ve bunun için gerekli eylem planlarını belirlemek amacıyla, TOBB Türkiye Yükseköğrenim Meclisi tarafından 1-3 Haziran 2012 tarihlerinde Bolu Gazelle Resort Otel’de düzenlenen “Türkiye’de Vakıf Üniversitelerinin Geleceği” konulu arama konferansında bir araya geldi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) ev sahipliğinde ve TOBB Türkiye Yükseköğrenim Meclisi Başkanı ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan başkanlığında, moderatörlüğünü Prof. Dr. Oğuz Babüroğlu’nun yaptığı Arama Konferansı’na, YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’nın yanısıra TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile vakıf üniversitelerinin rektörleri, kamu ve eğitim sektörünün temsilcileri katıldı. Arama konferanslarının ardından Türk Yükseköğretimi için 2023 ana hedefleri de belirlendi. 2023 hedefleri arasında, dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında 2’si vakıf üniversitesi olmak üzere 10 Türk üniversitesinin yer alması, İnsani Kalkınmışlık İndeksi’nde ilk 20’ye girmek, en az 40 ülkeden 100 bin yabancı öğrenci çekmek gibi maddeler yer aldı.
Çetinsaya: “Türkiye, bölgesinde eğitim alanında cazibe merkezi olmalı”
Vakıf üniversitelerinin rektörleri, mütevelli heyet başkanları, YÖK temsilcileri ile kamu ve özel sektör temsilcilerinin de katılımıyla 3 gün süren çalışmalar sonucunda ortak bir durum raporu hazırladı. Konferans sonunda YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya katılımcıların sorularını yanıtladı, önerileri dinledi. Her alanda nitelikli çalışanlar yetiştirilmesi gerektiğini belirten YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, “Posta memurunuz da nitelikli olmalı. Yükseköğretimden geçmeli. Bilimsel araştırmalar yapan bilim adamlarının sayısı artmalı. Doktora mezun sayımızı en az 2 katına çıkarmalıyız 10 yıl içinde. 4000-4500 civarında olan bu sayıyı 10 bine çıkarmalıyız. Türkiye, bölgesinde büyük bir cazibe merkezi haline dönüşmeli. Türkiye'de olan 26 bin yabancı öğrencinin yarısı burslu. Burada potansiyel çok yüksek. Balkanlar ve Türki cumhuriyetlerden gelen öğrenciler var. Latin Amerika'dan da Afrika'nın ortasından da öğrenci gelme potansiyeli var. Küresel dünya böyle bir şey. Uluslararasılaşma, öğrenci çekme meselesinde TOBB'un çabalarını önemsiyorum” diye konuştu. Toplantıların çok başarılı geçtiğini belirten YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, “Anlamlı bir resmin ortaya çıktığını görüyorum. 2023 Türkiye’sinin hedeflerini çıkaracağımız bir dergi hazırlıyoruz” dedi. Öngörüler ve 2023 hedefleri doğrultusunda bakıldığında öğrenci sayısı ve kontenjanının artacağının görüldüğünü belirten Çetinsaya, “Küresel eğilimler itibariyle nüfustaki yükseköğretim mezunu oranını artırmak rekabet açısından çok önemli. Bize düşen, bu sayıları 2023’e kadar nitelikli mezun öğrenci profiline dönüştürmek. Açıköğretimdeki öğrencileri örgün eğitime çekmek, hedeflerimiz arasında” dedi.
Hisarcıklıoğlu, “Yükseköğretimin kalitesi artarsa ekonomimiz güçlenir”
Türk iş dünyasının önünü açacak bir yol haritası çıkarmak için Arama Konferansları’na başladıklarını belirten TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise, “’2002 yılında Çankırı Ilgaz Dağı’nda yaptığımız Arama
Konferansı’nda ne vardı?’ diye düşünürken 2008 yılına geldiğimizde ve sonuçlara baktığımızda, karar alma konusunda Arama Konferansı’ndaki yol haritasını uyguladığımızı Kolaybet gördük. Arama konferanslarının önemini anladık ve önümüze İkinci bir yol haritası koyduk. Bu konferans katılımcı, demokratik fikirlerin çarpıştığı bir konferanstı. Yükseköğretimin kalitesi artarsa ekonomimiz güçlenir. Montaigne’in “Hedefi olmayan gemiye rüzgar yardım etmez” sözü çok önemli. Türkiye’nin beşeri sermayesine hedef koyacağız. Genç bir nüfusumuz ve müteşebbis ruhumuz var. Diğer ülkelerle yarışımızda bizi en iyi ortaya çıkaracak nokta bu. Bu sermayeyi iyi kullanmamız, israf etmememiz gerekiyor” diye konuştu. Türkiye’de kişi başına verimliliğin 30 bin dolar olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “En iyi 10 ekonomide kişi başına verimlilik 80 bin dolar.3 misli fark var. Verimliliği artırmanın yolu eğitimden geçiyor. Üniversitelerimizin kalite ve standartlarını artırmazsak zenginleşebilmemiz açısından imkan yok. Avantajımız genç nüfusumuz. İspanya, Polonya ve Kore, bizden tam 10 yaş daha yaşlı. Fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Vakıf üniversitelerimizi dünyaya açıyor olmamız gerekiyor. Dünya hızla değişirken eğitim sistemimizin de yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Araştırmalara bütçeden ayrılan pay arttı. Üniversite demek, yeni icatlara kaynak ayrılması demek.”
Okan: “Yükseköğretimin kalitesini yükseltmek istiyorsak vakıf üniversitelerinin önünü açmalıyız”
Konuşmasında YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’nın konferansa katılması nedeniyle teşekkür eden TOBB Türkiye Yükseköğrenim Meclisi Başkanı Bekir Okan, “Üç gün çok çalışıldı. Bütün detaylara girildi. Mütevelli heyet başkanları, rektörler, kamu temsilcileri, 3 gün boyunca enine boyuna tartıştık ve bir sonuç elde ettik. Yükseköğretimin kalitesini yükseltmek istiyorsak vakıf üniversitelerinin önünü açmamız gerekiyor. Türkiye'nin önemli bir hedefi var. Dünya ekonomisinde ilk 10 ülke arasına girme hedefimizi gerçekleştirebilmek için katma değeri yüksek çalışmalar yürütmeliyiz. Üniversitelerimizde Ar-Ge bölümleri oluşturmalı ve patent alarak çalışmaları ticarileştirmeliyiz” dedi. Vakıf üniversitelerinin artık yurtdışından öğrenci almaya başladığını belirten Bekir Okan, “Vakıf üniversiteleri bu alanda önemli aşamalar kaydetti. Rekabetçi olmanın önünü açtı. Vakıf üniversitelerin yükseköğretimde hedeflere ulaşması için yasal düzenleme gerekiyor. Üniversitelerimizin algı yönünden, vakıf üniversitesi mi, özel üniversite mi olduğu konusunda kamuoyunda algı problemi var. Bu durumun çözülmesi gerekiyor. Uygulamada hemen çözülmesi gereken aksaklıklar olabiliyor. Farklı kurumları ilgilendiren bu durumların düzenlenmesi gerekiyor” diye konuştu.
Kaliteli eğitim için İngilizce sorununun çözülmesi gerektiğini belirten Bekir Okan sözlerini şöyle sürdürdü: “Anaokulundan başlayarak bunu çözmemiz gerekiyor. Nasıl bu sorunu çözebiliriz, gündeme almalı ve proje olarak çalışmalıyız. Vakıf üniversiteleri olarak yeni bölümler açarken piyasa ve ülke durumunu düşünerek karar veriyor, ancak kontenjan konusunda problemler yaşıyoruz. Rekabetçi olacaksak vakıf ve devlet üniversitesi ayrımını ortadan kaldırmalıyız. Yurtdışına devlet bursuyla gidip dönen akademisyenlerin vakıf üniversitelerinde çalışmasına olanak sağlanmalı. En önemli sorunlardan biri de finansman. Yükseköğrenimin finansmanında dünyada uygulanan sistemlerin değerlendirilip öğrenciler için kullandırılması için krediler ya da benzer uygulamalar geliştirilmeli. Girişimci, 2 lisan bilen, sadece derslere odaklı değil, sosyal ve kültürel olarak geliştirilmiş, kaliteli, rekabet edebilen, yarışabilecek öğrenciler yetiştirmek için destek istiyoruz.”