Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ATO'daki İş ve Meslek Danışmanı Atama Töreni'ne katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, ekonomik verilere dikkat çekti.
Büyümenin temel sırrının güven ve istikrar olduğuna işaret eden Erdoğan, "Yerli ve uluslar arası tüm sermaye rahatlıkla bu ülkede yatırım yapabiliyor. Daha da iyi olacak. Biz bunları yeterli bulmuyoruz. Yatırımlar daha da artacak. Bunları da görür gibiyim. Her yönüyle değişen, dönüşen bir Türkiye olacak. Doğusu farklı, batısı farklı, güneyi farklı, kuzeyi farklı olmayacak. 780 bin kilometrekarenin tamamı aynı hale gelecek." dedi.
Bu konuda vatandaşlardan da bir ricası olduğunu söyleyen Erdoğan, "Ne olur bizim önümüzü kesmeyin. Kentsel dönüşüm, değişimde ucube yapılarla bizim önümüzü kesmeyin. Garip garip gecekondularla önümüzü kesmeyin. Sizi sokakta bırakmayız, yardımcı olursanız süratle bu değişimi dönüşümü gerçekleştiririz." diye konuştu.
"BİZLER EĞİTİM ALMADIK, ÖĞRETİM ALDIK"
AK Parti iktidarında 9 yılda 170 bin dersliğin hizmete girdiğini hatırlatan Erdoğan, "Yeterli bulmuyoruz. Daha fazlasını yapacağız. 30 öğrencili sınıfları yakalamak durumundayız. Bizim öğrenciliğimizde ben İstanbul'da 74 kişilik sınıfta okudum. Aynı dönemde 120 kişilik sınıflar da vardı. Burada eğitim öğretim olur mu? Bizler eğitim almadık, öğretim aldık. Şimdi yeni adımlarla eğitim ve öğretim alınması lazım. Eğitimi almadığınız sürece öğretimin hiçbir anlamı yok." diye konuştu
"BİZ EĞİTİMDE 2023'Ü HEDEFLERKEN, ONLAR 1940'LARI HEDEFLİYOR"
Eğitimde hiçbir ideolojik dayatmaya prim vermediklerini vurgulayan Erdoğan, dar kalıpların, formatlama zihniyetlerin eğitimde egemen olmalarına izin vermediklerini söyledi. Eğitim sisteminde düzenleme yaparken 2023 hedeflerinin gözetildiğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunun karşısında duran zihniyete bakın. Bizim eğitimde yaptığımız düzenlemeye karşı çıkan zihniyete bakın. Onların Türkiye'yi eğitim sistemini nereye götürmek istediklerine dikkat edin. Biz 2023'ü hedeflerken onlar 1940'ları hedefliyor. Farkımız bu. Nasıl bir eğitim sistemi vardı? Beli bir ideolojiyi dayatan, onun dışında her bilgiye şiddetle karşı çıkan bir eğitim sistemi vardı. Tornadan çıkartılmış gibi aynı ölçüde, aynı kafada, aynı zihniyette, adeta tek tip robotlar yetiştirmek isteyen eğitim anlayışı vardı. Eğitim sistemi Ligobet her türlü yeniliğe, modern imkâna kapalı idi. Resmi okulların dışında farklı bir şeyler öğrenmek isteyenler örneğin dinini diyaneti öğrenmek isteyenler için yollar tamamen kapalıydı. Resmi ideoloji ile örtüşmeyen her kitap yasaktı, sakıncalıydı. Bu 1940 model zihniyet maalesef 2000'li yıllarda dahi hükmünü sürdürdü. Düşünebiliyor musunuz şu anda akıllı tahtaya karşı çıkıyorlar. Elektronik tablete karşı çıkıyorlar."
"ELLERİNDE İMKÂN OLSAYDI ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE DE TEK TİP FORMA GİYDİRİRLERDİ"
Erdoğan, ilkokul, ortaokul ve liseyi kışla gibi görüp kışla mantığı ile idare etmek isteyenlerin aynı zamanda üniversiteleri de kışlaya benzetmek, ilkokul gibi idare etmek için mücadele verdiklerini kaydetti. Erdoğan, "Çok açık söylüyorum. Bunlar eğer ellerine imkân geçseydi üniversite öğrencilerine inanın ilkokul, ortaokul öğrencileri gibi forma giydirir, üniversiteden de tek tip insan çıkarmak için her yola başvururdu. Bunun provasını da yaptılar. Sakala, bıyığa karışarak bunun provasını yaptılar. İkna odaları kurarak bunun provasını yaptılar. Yoksul çocuklara katsayıyı dayatarak bunu yaptılar. Ancak milletimiz bunlara geçit vermedi." şeklinde konuştu.
"CUMA GÜNÜ MECLİS'TEN ÇIKAN YASA İLE STATÜKO KAYBETTİ. TÜRKİYE 1940'LARA DÖNMEKTEN KURTULDU"
Başbakan Erdoğan, geçen cuma Meclis'ten geçen yasa ile statükonun kaybettiğini, değişimin kazandığını belirtti. Erdoğan, "Cuma günü çıkartılan yasa ile Türkiye 1940'lara dönmekten kurtulmuş, yönünü çok daha güçlü bir şekilde 2023 yıllarına dönmüştür." dedi.
Kesintisiz eğitimin ekonomi üzerindeki etkisinin de çok ağır olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları dile getirdi: "Kesintisiz eğitim, öncesinde mesleki eğitim gören öğrencilerin toplam öğrencilere oranı yüzde 46 idi. 2002 de bu oran yüzde 32,6'ya düştü. Büyüyen bir ülkede bu oran kabul edilemez. Bu oranla siz Türkiye'yi büyütemezsiniz. Benim genç kardeşim düz liseyi bitirmiş, üniversite sınavlarını kazanamamış. 10 öğrenciden bir tanesi üniversiteye girebiliyor. Böyle bir ülke düşünebilir misiniz? Ne yapacak, iş bulup çalışacak. Nasıl çalışacak. İş başvurusu yapıyor, 'Ne iş yaparsın?' diye soruluyor. 'Ne iş olursa yaparım' diyor. Bunun dışında ayrıca adaletsiz bir durum da yaşanıyor. Öğrenci meslek lisesinde okuyor, kendisini yetiştiriyor, geliştiriyor. Üniversite sınavına giriyor, düz lisedeki öğrenciden daha fazla soru yapıyor ama katsayı engeline takılıyor. Çocuğa aslında söylenen şu: 'Sen tornacısın, tornacı kal, seni avukat yapmayız, hâkim yapmayız, vali, kaymakam yapmayız.' Aynı sınava giriyorlar, aynı soruyu cevaplıyor. Ancak puan hesaplanırken uçurum oluşuyor. Neresinden bakarsanız bakın bu adaletsizliktir, eşitsizliktir. Aslında dert başka. Bir avuç imam hatip lisesi öğrencisinin önünü kesmek için bunlar tüm meslek lisesi gençlerinin hayatını kararttılar." (Zaman)